30 November 2008

haham

"Ha" dediğinizde; kabaca evet anlamına gelen garip bir tonlama ile birşeyi onaylamış olursunuz."Ha..Ha..." dediğinizde ; zorlamayla bir şeyi çok geç anımsamışolursunuz..."Hah...Hah, Hay..." dediğinizde; neşeli bir gününüzdesinizdir vearmonisi bozuk bir kahkaha türü atıyorsunuz demektir...Niteliklerine, yöresel dil algılamanıza, nezaket derecenize ve kadın-erkek olmanıza göre bu tınlamalardan değişik benzeşli seslerçıkartabilirsiniz..."Ha..Ha... Hapşu" dediğinizde, çantasız doktorlar hemen devreyegirerönce, "Üşüttün mü yoksa?" diye sorar ve ardından; "Limon, nanekaynat, iyice terle ve kendine iyi bak!" derler.Fakat bir kişinin kendisine nasıl iyi bakacağının ardını getirmezler.Örneğin "Aynada iyi bak!" demezler..."Ha" derken bazen "R" harfini ekleyip; "Ham ederim" derler...."Ham etmek", yani çiğnemeden yutmak, oburluğun son demi, açgözlülüğündaniskası, görgüsüzlüğün tavan yaptığı yerdir."Ha" ile başlayan nice tanım, sözcük vardır; örneğin, 'haham' gibi!..Yazımızın konusu da bu "ha" işte, yani "haham"...Hahamların en ünlüsü olup, hahamlıktan bi'haber ; görevi din adamıolup, dinden bi'haber çok ünlü bir haham ortaya çıktı ve önüne geleni"ham edecek" savurmalarla ülkenin gündemine oturdu... Bu haham başkahaham ; nam-ı diğer Tuncay Güney...Konuşmalarında zorlanan,tutukluğunu yenmek için daha tutulacak söz savrukluğu yapan, güvenvermeyen bir garip haham işte...Fakat, güvensizlik her hücresine sızan bu hahamın, her dediğinegüvenenler de var ve ülke yepyeni bir çıkmazın içerisinde yönünübulmak, kime inanıp- inanmayacağının blançosunu yapar konumda. Adamsallıyor... Bazen şantaja kaçan sözcükler kullanıyor, birilerininkulaklarını çekmek gücüne sahipmişcesine heyecanla bir şeylersöylüyor...Ne var ki, aynı haham, ülkeyi terk-i diyar ettiğinden kimse "Gelkardeşim, otur karşıma ve bir bir şunların ayrıntılarını ver, çuvallardolusu belgenin kaynağına nasıl ulaştın, hangi misyonunla? demiyor yada diyemiyor!Hal böyle olunca da,kimsenin artık ciddiye almadığı, "Ergenekon " adıverilen davalar halkası kendi halinde ve yine kimsenin merak etmediğibir konumda sürüp gidiyor.Bir davanın ana sanığı ya da tanığı ortalarda yok, zanlı olarakbirileri çok geçte olsa yargılanmaya başlamışsa, bir yerlerde eksikvar demektir!.."Yargı, bağımsızdır..." demek zaten yanlı tanımın ilk ve affedilmezyanıdır. Yargı,bir ülkenin yönetimsel olarak seçtiği rejime bağlıdır,çünkü her yasa rejim koşullarına göre çıkmaktadır.Bağımsız olan "yargıçlardır."Yargıç, güvencesini bu bağımsızlıktan alır ve etki altında kalmadan'hak-lı' ile 'hak-sızı' ayırır.Yani 'hak- kı' arar ve ilgilisine "Hak-lısın- ya da "Hak-sızsın-" der,kararını kimsenin etkisinde kalmadan açıklamış olur.Haham'ın suçladıkları tutuklular yargılanıyor ama, haham haberlerebakılırsa elini- kolunu sallayarak Kanada' da aylak - aylak dolaşıyorve yine haberlere bakılırsa,kendisine aylık ödeniyor ve keyfi ke-kaolsun diye ne gerekiyorsa yapılıyor.Medyada önceleri "Masa başı senaryo yazılıyor " dercesine ve yalanhaber olarak bakılmasına karşın bugün artık bunların gerçekleşmişolmasından kimse kuşku duymuyor . Çünkü, MİT' in açıklamasında bizimulusal hahamımız "Mit Ajanı" olarak karşımıza çıkıyor ve bu dayetmiyor, "Cia ajanı" olabileceği üzerinde inandırıcı yorumlar, ilkhaberler beliriyor ve basında bunlarda yer alıyor.Daha ilginci Mit; "Evet yayınlanan belge bizim belgemizdir!"açıklaması ile belgelerin, Mit 'ten sızdırıldığını onaylıyor. Atıalanın Üsküdar'ı geçmesinden sonra da; "Kim sızdırdıysa idarisoruşturma başlatılacaktır!" eklemesi yapılıyor.Kara Kuvvetleri Komutani iken "Ağlamak Duvarı' nda" çektirdiğifotografları yayınlanan bugünkü Genelkurmay Başkanımız Başbuğ'un dafotografları arşivden alınıp yayınlanabiliyor.Her ne denli bugün bunu aşıranın bir ordu mensubu astsubay olduğuortaya çıkmış olsa da, asıl sorun; metrekareye neredeyse birgüvenlikçinin düştüğü ülkemizde her belge "Salı Pazarı'ndasatılırcasına ortalarda dolaşıyor ve herkes "Güvenden, önlemden,korumadan" yana ülkenin huzur içerisinde olduğunun morfinine kendisinikaptırmış olarak gidiyor.Haham, kendi dışında ülkenin başına daha ne işler açacak bilinmez ama,açacağı kesin!...Bir şey daha kesin: Konuştukça daha çok başları yiyecek, iyicesıkıştığında ise başı yenmemiş ya da yanmamış kimse kalmayacak vebunların tamamı da buna inananlardan oluşacak gibi görünüyor!Soru şu: Haham Müslüman din görevlisi olmadığına göre; Müslümanmahallesinde bu denli ve pervasızca nasıl salyangoz satışıyapabiliyor?"Yanıtı:Önemli olan, Müslüman olmak değil, ' dinlerarsı diyalog!'türküsünü çığırmaktan geçiyor!..."

No comments: